Arş. Gör. Ali SATILMIŞ

Arş. Gör. Ali SATILMIŞ

ORUCUN ANLAMI, ANLAMIN ORUCU

07 Nisan 2022 23:26 KİVA 1365

Ramazan-ı şerîfin ilk haftası dolmak üzereyken, sahur ardının berraklığından doğan düşüncelerin satırlara dökülmesi bir hayli zor. Yalnızca bedenler değil, sanırım anlamlar da oruç tutuyor bu kutsal ayda…

Anlam dediğimiz şey nihayetsiz olanakların; yazı, söz ve hareket gibi farklı derinliklerdeki katmanlara giydirilmesine benzer. Dolayısıyla burada söz konusu araçları kullananın bir tercihi vardır. Oruç dediğimiz şey de böyle değil midir; helallerin bir kısmını bilinçli olarak muayyen bir zaman ile sınırlamak. İşte tam bu noktada sınırlamak olgusunun ehemmiyeti ortaya çıkıyor. Sınırlanmak, kısıtlanmak nefsanî ciheti olan bizlere çoğu kez sevimsiz gelir. Fakat öyle görünüyor ki yetkinleşmek hatta özgürleşmek için birtakım sınırlamalara katlanmamız gerekiyor. Nitekim böyle bir sınırlama olmasaydı sanırım bilinçli bir tercihten söz edilemezdi. Özgürlüğün altında yatan anlam da aslında buna işaret eder. Öz-gürlük yani özümüzü gürleştirmek, arzu nesnelerine bağımlı olan bizlerin bilinçli bir şekilde belli arzulardan soyutlanmasıdır esasında. Nitekim bağımlı bir özün kendi başına bir varlığından söz etmek ne kadar da güçtür. Halbuki bu bağımlılıkları gerektiğinde terk edersek, özümüz daha çok varlık gösterecek yani gürleşecektir.

İşte Cenâb-ı Allah’ın ibadetleri vazetmesindeki hikmetlerden biri de belirli sınırlamalarla kullarının özünü gürleştirmektir diyebiliriz. İçerisinde bulunduğumuz mukaddes zamanlar ise en çok özgürlük gösterebileceğimiz en özel zamanlardır. Çünkü insanın en baskın dürtüsü yaşama arzusudur. Bunun en kestirme yolu ise beslenmekten geçer. Dolayısıyla beslenmek bize varlığımızın garantisi gibi gelir. Oruç tutarak esasında en güçlü bağımlılığımızdan soyutlanırız bir süre. Bu yüzden orucun karşılığının yalnızca Allah’a ait olduğunu ifade eder Resûl-i Ekrem, bedenlerden ibaret olmadığımızı hatırlatır.

Temelde beden ile yapılan bir ibadet olarak vazedilen orucun tek gayesi bedenle ilgili değildir. Zaten ibadetlerin gayesi bizzat kendileri değildir. Bu bağlamda orucun bedenle ilgili yönü yalnızca asgari varlık şartıdır diyebiliriz. Nitekim oruca imsak ile başlarız yani kendimizi alıkoyarak. İmsak kavramının ise hiçbir kayıt ile sınırlanmamış mutlak bir kavram olması dikkate şayandır. Böylece sadece cismanî arzularımızdan değil, ruhanî arzularımızdan da kendimizi alıkoymamız istenir. Ruhanî arzularımızın en baskını ise başka bir ruha vasıl olmaktır. Bedenlere girmiş ruhların birbirini tanıması ancak sözlere giydirilmiş anlamlarla olanaklıdır.

İşte başlıkta ifade ettiğim “anlamın orucu”ndan muradım esasında buydu. Beslenmek kadar anlam bağımlılığımızdan da kurtulmalıyız bu ay. Anlam orucu tutmalıyız... Sözlerimizin ardında yatan anlamlara mümkün olan en ince ifadeleri seçmeye riayet etmeliyiz. Çünkü nihayetsiz anlamlar hem iyiyi/güzeli hem de kötüyü/çirkini barındıran uçsuz bucaksız bir ummandır. Üstelik yalnızca söz suretinde kalmaz, çoğu kez düşünce suretine bürünmüş olarak varlığa gelir bu anlamlar. Kişinin yalnızca söz düzleminde değil düşünce düzleminde de kendini tutması, anlam orucunun şanındandır.

Bedenin orucu gibi anlamın orucu da neredeyse görünmezdir. Tıpkı oruç tuttuğumuzu söylemesek kimsenin bilmeyeceği gibi anlamı kısıtlayışımızı da konuşmasak kimse idrak edemez. Dolayısıyla mahza sözlere giydirilen anlamlardan değil, aynı zamanda Allah’tan başka kimsenin muttali olmadığı muhayyilemize düşen kabih anlamlardan da soyutlanmaya çalışmalıyız. Bu, her ne kadar elimizde olmayan bir durum gibi görünse de muhayyilemizin temel verilerinin duyularımızdan kaynaklandığını düşündüğümüzde anlaşılabilir bir durumdur. O halde yalnızca iştaha hizmet eden tat duyumuza değil, işitme ve görme gibi diğer duyularımıza da mukayyet olarak muhayyilemizi bu kabih anlamlardan himaye etmemiz pek tabii mümkündür.

Cenâb-ı Hakk’ın özel karşılığına mazhar olabilme fırsatına tekabül eden Ramazân-ı şerifin en özel ibadeti olan oruç; şüphesiz göründüğünden yüce bir gayeye hizmet eder. Kimi görünenle yetinir kimi görünmeyeni idrak etmeye çalışır. Yüce mertebelere erişme olanağını en güzel şekilde değerlendirebilmek ümidiyle,

Hayırlı Ramazanlar.

 

ARŞ. GÖR. ALİ SATILMIŞ
Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Temel İslam Bilimleri Bölümü Kelam ve İtikadi İslam Mezhepleri Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!

YAZARIN SON 5 YAZISI

Tüm Yazıları
KİVA - Kocaeli İlahiyat Vakfı

Kocaeli İlahiyat Vakfına ait kurumsal bilgilere, eğitim ve araştırma projelerine, etkinliklere, güncel haber ve bilgilere ulaşın.

KİVA

Ömerağa Mah. Alemdar Cad. No:17 K:7 Küpçü İş Merkezi
İzmit / Kocaeli (İzmit)

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.